ev bahçıvanlığı malzemesi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
ev bahçıvanlığı malzemesi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Ağustos 01, 2012

ÇAREYİ PERDEDE BULDUK!

Çiçeklerin dökülüp düşmesi çok yaygın bir sorundu...

Çok fazla sıcak ve ışığın da buna sebep olabileceğini düşünüp önce
balkon demirlerine bir  şifon örtü ile barikat yaptık...
Pembenin tepkisi hemen bir iki meyva vermek oldu...
 Pembe Domates Ağı'nda, çiçeklenen pembelerin meyvaya duramadan çiçeklerini dökmesi bu mevsimin en çok yakınılan konularının başında gelir.
Ama tepeden gene aynı fazla ışığı almaya devam
ediyordu. O zaman da çareyi balkon perdesini de dışarı
çıkarıp saksıları iyice gölgelemekte bulduk...

Bu konuyu ne kadar çok araştırdık... Ne çok çare denedik. Genellikle de işe yaramadı çoğu. Bizim iki küçük balkonda da son bir iki yıldır durum pek parlak değildi. Aşırı sıcaklar geçtikten sonra bir iki ufak meyva... Oysa balkonlarda ne güzel sonuçlar alıyorduk.

Bu yaz şu "aşırı sıcak" ve "yakıcı güneş ışınları"nın bu sorunun asıl nedeni olabileceğini düşündük ve pembeler çiçeklenmeye ve çiçek dökmeye başladıklarında onları olabildiğince bu durumdan korumak için ne yapabileceğimizi araştırdık. Onların tepesine birer şemsiye açıp balkona bağlayamazdık! Sonra şu şeffaf örtü sorunu çözdü. İlk iki küçük meyvayı görünce çok sevindik elbette. "Hazır olumlu cevap vermeye başlamışlarken, şunları iyice koruyalım güneşten" diyerek, balkon perdelerini de devreye soktuk!

Sonuç harika oldu.

Şimdi tek handikap muhtemel bir börtü-böcek taarruzu. Ama bu perdeler onlara karşı da sanki bir fizik engel oluşturuyor gibi...

Sonuç mükemmel! Son yıllarda hiç olmadığı kadar
hızlı, sağlıklı, irice meyvalar...

Şimdi her sabah perdeler dışarı fora!

Nisan 22, 2011

EVDE PEMBE DOMATES FİDESİ YETİŞTİRME...

Bugün tam olarak kaybedilip bulununca sevinilen "fakirin merkebi" deyimini somutlar haldeyim!
Önce blogspot.com'a artık yeniden erişilebildiğini farkettim, sevindim. Sonra Google Gruplar'daki PDA sayfasında iken bu olanağın çok zenginleştirildiğini farkettim. Daha çok sevindim. Hemen orada bir FORUM tartışma konusu açtım: "Evde Pembe Domates Fidesi Yetiştirme" !
Şimdi de bu yıl gene biraz geç başladığımız çimlendirme konusunda nasıl bir yöntem izlediğimizi görüntülemeye koyuldum.
Bu yıl bir değişiklik yapıp, çimlendirme kabı olarak, Balıkpazarı'ndaki Şütte'den aldığımız meze kaplarını kullandık! Kapları iyice yıkadıktan sonra altına ve kapaklarına delik açtık önce. Sonra toprakları koyduk. Sonra tohumları. Gece kapakları kapanınca yeterli korunma ortamı sağlandı...




Sonra hergün kapakları açıp, düzenli biçimde su fısfıslama faslı...
Bir hafta on gün geçti geçmedi, yeşil yeşil yukarı çıkmaya başladı tohumlar... (Daha doğrusu önceki yıllardan sakladığımız "domates çekirdekleri"! Bunu da her fırsatta tekrarlamakta yarar var, çünkü hala domates tohumunun aslında domatesin "çekirdeği" olduğunu farketmeyenler yok değil hani!)

Bu aşamadan sonra hızla boy atmaya başlayan fidecikler için şaşırtılma zamanı geldi...
Bunun için de malzeme olarak eski uygulamaların içinde en iyi sonucu veren "fide torbası" kullanıldı:

Şimdi durum bu merkezde... Fazla sulamıyoruz, çok güçlü ışıklara maruz bırakmıyoruz, tıpkı yeni doğmuş bebekler gibi...

Mart 13, 2009

MANİFESTOMUZUN ÖNEMİ ya da AMAN DİKKAT!

Geçen yıl bu "Pencere Önü Bostanları" etiketli ürünleri görünce biz de sevinmiş, hatta bir iki paket alıp eşe dosta hediye etmiştik. Bir yandan da hafiften bir endişe duyup, "acaba ne tür tohumlar bunlar?" diye düşünmüştük. Sadece su vererek yetiştirilebilen bu tohumların genetiğine müdahale edilmiş miydi?

Bu sabah Hürriyet'te bu konu ile haberi görünce hemen okumaya koyulduk...
Endişeler boşuna değilmiş baksanıza;

"- Yeni çeşitler gelecek mi?
-Bunlardan sonra daha farklı kaplar içerisinde domates, biber, patlıcan gibi minyatürize edilmiş, meyvesi yenen sebzeler gelecek.
- Minyatürize edilmiş ne demek? Meyvesi mi minyatürize edilmiş?
- Evet. Çünkü domatesi ev koşullarında yetiştiremezsiniz. Bunların minyatür versiyonu var. Patlıcanlar mesela, bir yumurta büyüklüğünde ve beyaz olacak. Biz onları bir süre sonra satışa çıkarmış olacağız. "

Sırada minyatür meyvalar da varmış, paketlenip sadece su vererek büyütülmek üzere satılacak...

Manifestomuzun önemi işte bir kere daha ortaya çıkıyor:
Doğal tohumları endüstriyel üretime kaptırmayacağız!
Aman dikkat!

Mayıs 15, 2008

BİR DURUM SAPTAMA...

Bu yıl biraz gecikmeli olarak o da sadece Hafize Baliç pembelerinin bizim balkon versiyonundan olup, geçen yıl bizim balkonda meyva verebilen "tek pembe"nin tohumlarından 24 Nisan'da ekim yapmıştık... (Bir miktar da aynı balkonda bir mevsim ürün veren "organik cherry"lerin tohumundan...)

1 Mayıs'taki durum: "Cherry"lerin hemen hepsi filizlendi. "Pembe"ler de. Ama pembelerden sadece 3-5 adedi...

Google Gruplar'a erişimin engellenmiş olması yüzünden PDA içindeki iletişimin de kesintiye uğraması çok canımızı sıkıyor... Neyse farklı bağlantıları olan üyeler grup içi yazışmayı sürdürebiliyorlar. Bizim bağlantı sansürlü olanı! O yüzden örneğin, "fidelerimi kuşlar yedi, ne yapayım?" diyenlere, "şuraya bakın" diyemiyoruz... Ya da "erkenden dışarı çıkartmayın"!
(Bu konuda bu blog içeriğinden yararlanmak için sağdaki Rehber'ler ve PDA Arama Motoru hayli işlevsel aslında...)

Bu arada özel sektör de balkonda organik tarım eğilimlerini değerlendirmeye başladı!
Bunlardan bir tanesi "Pencere Önü Bostanları" markasıyla pazarlanmaya başlanan bir ürün...
Tohumların ne kadar "organik" ya da "doğal" olduğu ayrı bir konu ama yaklaşım sevimli...

Yakında birileri bizim pembeleri de ticarileştirmeye kalkışır mı acaba dersiniz?
Aman ha, "PDA 2007 Manifestosu" bunun için var!
Doğallığını korumaya kararlıyız bu tohumların, endüstriyelleşmesine asla izin yok!
PDA üyelerinin bu konuda çok dikkatli olmaları gerektiğini bir kere daha hatırlatalım...

Şubat 08, 2008

BİR "KENTTE KENDİ KENDİNE YETMECİLİK" ÖRNEĞİ: "SelfSufficientish"

Dostumuz, PDA üyesi, Emre ÜLKER bu siteye dikkatimizi çekmiş:
http://www.selfsufficientish.com/
"Self sufficient"; "kendi kendine yeten", "Self sufficiency"; "kendi kendine yeterli olma hali" anlamına geliyor. Bristol'de yaşayan ve bu siteyi (2004'de) kuran Dave ve Andy Hamilton (ikiz) kardeşler, tıpkı bizim gibi bir gerekçeyle yola çıkmışlar. Kendi çıkışlarını bir akıma dönüştürme amacıyla olsa gerek; amaçlarını özetlemek için seçtikleri sözcük "Self sufficient" ("Kendi kendine yeten")in sonuna bir "ish" ekleyerek, "kendi kentine yetmecilik"e dönüştürmüşler. Felsefelerini de zaten şurada açıklıyorlar... Özellikle "kent" yaşamında sınırlı mekan ve zaman içinde doğru ürünlere ulaşma konusunda herkesi kendi olanaklarını olabildiğince yaratıcı ve "doğal" biçimde kullanmaya ve kent içinde yetiştirebilecekleri ne varsa yetiştirmeye davet ediyorlar. Kurdukları site de bu anlamda bir bilgi bankasına dönüşmüş. Tabii ki domates de yerini almış orada!
Benzer kelime oyunlarıyla bir de "Trish" diye bir kahraman yaratmışlar, böylece bu hareketi çizgilerle daha sempatik biçimde anlatıyorlar. Dave ve Andy Hamilton, bir kitap da yayınlamış...

Çok hoşumuza gitti bu site.
Emre Ülker'e teşekkürler...

Temmuz 08, 2007

PSİKO-MEKANİK KORUMA






Bunlar da çağdaş "korkuluk"lar!
Balkon ve pencere müdavimi kuşlara karşı!

Haziran 23, 2007

MEKANİK KORUMA


Bu delikli torbalar esasen "domates olgunlastirma" amaclı imal edilip satılan şeyler... Ama biz gecen yıl oldugu gibi bu yıl da pembeleri dış etkenlerden korumak icin kullanıyoruz onları...

Mayıs 27, 2007

"SULASAK DA MI BUYUTSEK SULAMASAK DA OLUR MU?" MESELESİ

PDA'nın yeni üyelerinden bir dostumuz var, "Charly Çınar" diye yazıyor gruba. Bu konuda hayli deneyimli oldugu da verdigi cevaplardan açıkça anlaşılıyor. Dün sulama konusundaki bir soruya şu yanıtı yollamış:


"Dostum, ne fazla ne eksik ver. Unutma ki domates içinde su barındırır rezerv olarak. Güneşi sever, az kuraklığı da. Baktı ki fazla su, yapraklar sararır zaten, neden? Çünkü kökleri hava almıyordur veya az alıyor. Yani boğuluyor pembecik. Çok kuru ise, yapraklar uçtan kavrulur, buruşur. Okey mi? Nemli kalsın ama dozajı dengele!"
"Charly Çınar" beyefendinin tanımına uyan yani "boğulan pembecik" örnekleri mi istiyorsunuz? (Birazdan müdahale edilecek onlara, çünkü üstüne üstlük plastik kaptalar. Karton kap ya da fide torbasındaki diğerlerinin kökleri dışarı çıkmış, uzayıp giderken, bunların kökleri nasıl sıkışıklar. Akvaryumda balıkların yavaş yavaş "fenalaşmalarını" izler gibi. Bir daha plastik kap mı? Asla! ) Buyrun:




Nisan 19, 2007

SORUNLAR, ÇARELER, YENİ ALBUM VE "EKOLOJİ FUARI 2007"

"Pemben mi var? Derdin var!
Bu lafı aslında "çocuklar" için duymaya alışkınız. Ama bu pembeler de "olunca" sevinilen, ama arkasından sevincin yerini alan ve hatta onun önüne de geçen "sorumluluk" duygusu yüzünden "tadını çıkarmakta" zorlanabildiğimiz canlılar gibiler aynı. Tasalanmamak mümkün değil...
Tohumlar çimlendikten sonra bazı üyelerimizden tedirginlik dolu mesajlar geliyor. Kimileri sorunlarını gruba yazmaktan çekiniyor. Sayın Saygın gibi deneyimli olanlar ise onları hem gruba yazıp hem de kendi günlüklerinde paylaşıyorlar ki PDA'nın işlevi de bu zaten.
Biz pembelerde "ikinci" serüveni yaşadığımız için nisbeten daha sakiniz. Siz de sakin olun. Pembelerinizin yaşam azmine, direncine güvenin. Bu arada "Hatay" ve "English Gardens" yani "Ömercan Organik" kökenli tohumları, biz de ilk kez gördüğümüz için seyirlerini de hep beraber göreceğiz, ama pda kaynaklı tohumların büyüme hızı ve direncine şaşacaksınız. Nitekim bizim evde ikisi de tamamen aynı koşullarda çimlendirilen Hatay kökenlilerden Yüksel Atar tohumları, Sıdıka Kurt hanımefendininkilere göre daha hızlı ve daha hacımli görünüyor. PDA ve Ömercan'lar ise Hatay'lılardan çok önce büyüdüler. Hatta bunun nedeninin "iklim" olduğunu düşündük... (Selim Bey, bir ses verin, nerelerdesiniz?)

Şu ana kadar iletilen sorunlara topluca şu yanıtları verebiliriz:
MEKAN: İç mekan, ılık ortam. Asla sigara dumanı, tütün olmayacak civarda. (Tütün virüsü diye bir şey var, bozuyor onları).
KAP: Her nerede iseler ilk iki yaprak çıkana kadar üstü "limonluk tadında" şeffaf bir şeyle örtülü, sonra (yapraklar temas etmesin diye) örtü kalkmalı. (Fide aşamasındaki seçenekler için yeni fotoğraf albümüne bakılabilir. Daha sonraki kapları daha tartışacağız... Mehmet Saygın Adana'nın sıcak ortamında şimdiden o aşamaya gelmiş bile! )
SU: Önce fısfıs ile toprağı "nemli" tutacak kadar. Sonra toprağın tamamen kurumasına meydan vermeyecek miktarda ve azar azar (bitki ıslanmamalı).
ŞEFKAT: "Dokunmadan" ve sık sık yerini değiştirmeden...
TOPRAK: Aslında en önemlisi bu. Malesef çimlendirme için bulduğumuz torflar her zaman aynı kalitede değil. Fide aşamasında da torfla idare ediyoruz ama devamı için temiz toprak arayışına şimdiden girmemiz lazım.

"Fide" demişken, bugün bu konuda yeni bir fotoğraf albumünü yayınladık.
Tüm PDA'ından iyi haberler duymak, renkli görüntüler paylaşmak üzere!

Not: İstanbul'da olanlar Harbiye Askeri Müze ve Kültür Sitesinde yarın açılacak ve 22 Nisan'da bitecek olan Ekoloji 2007 Fuarı'na gideceklerdir. Pembe Domates Ağı'mız da genel mesajını ve varlık gerekçesini bu fuardaki ÇEKÜL Vakfı standından "PDA 2007 Manifestosu" ile veriyor. Hepimizi çok ilgilendiren bu fuarda belki rastlaşabiliriz!

Nisan 15, 2007

FİDE KABI İÇİN ALTERNATİF MALZEME ADRESİ

İstanbul'da büyük marketlerin bahçe malzemesi satan bölümlerinde, pembeleri, çimlendirme için kullandığımız küçük plastik kaplar ya da "viol"lerden çıkarıp, "ilk şaşırtma"da ekeceğimiz sıkıştırılmış kartonumsu kaplardan nedense pek bulamıyoruz artık. Bunları PDA Rehber-I'de de tavsiye etmiştik. Biz elimizdekiler tükenince şeffaf plastik bardak kullanmayı denedik. Onlar da hemen çatlayıp işe yaramaz hale geliyor. O yüzden bugün Eminönü'ndeki Çiçekçiler Pazarı'nda (10 numaralı dükkandan) temiz malzemeden yapılmış fide naylon torbalarından aldık. Kilosu 8 YTL. Bir kiloda 80 kadar torba var. Uzunluğu 20 cm. kadar. Başlangıçta kenarlarını kıvırıp dikeceğiz. Böylece iyice geliştiklerinde kıvrımları açıp, biraz daha toprak koyarak asıl saksılarına geçene kadar rahatça boy atacakları bir ortamda tutmak mümkün olabilecek...

Mayıs 14, 2006

SIRA TOPRAK ve SAKSILARDA

Fideler türlü biçimde gelişedursun, Münevver, elektronik ortamda danışmanlık vermeyi sürdürüyor. Ekim yapılacak saksılar ve toprak bulma işi var sırada... Saksıların en az 30 cm derinliğinde olması gerektiğini ve her birine sadece tek bir fide dikilmesi gerektiğini öğreniyoruz. Peki toprak? "Bahçe-2006" fuarına gidip soruyoruz, "biraz organik toprak var mı?" diye. Bir katılımcı bize "Compo"nun sebze için özel organik toprağı olduğunu söylüyorsa da sonradan bunu çarşılarda bir türlü bulamıyoruz.
Sonuçta işin en başında kullandığım volkanik-organik toprak ve torfa ilaveten Münevver'in ömercan projesinde işbirliği yaptığı "English Gardens"'dan alınan (10 litrelik torbalardaki) organik topraklarla dikime hazırlanıyoruz. Saksılar da hazır...

Teneke saksılar yerine "çivi" takviyesi!

Münevver saksıların plastik olduğunu duyduğunda, "içine biraz çivi de atın" diyor. Kırsal kesimde saksı olarak geniş tenekelerde büyüyen canlıların çok mutlu olduğunu, nedeninin de tenekeden geçen "demir" olduğunu farkeden köylülerden -daha doğrusu onların içinde "plastiğe geçenler"den- duymuş. Her ne kadar bu serüvenin ilk haftasında, kısa bir seyahat için gittiğim Paris'ten ala ala "organik domates gübresi" ve "balkon bahçıvanı çantası" alarak dönmüşsem de kırsal kesim bilgeliğine saygım sonsuz!

Dolayısıyla şimdi de "çivi" arayışlarım üzerine MAT, hemen imdada yetişiyor, 10 tane 4-5 cm.lik demir çubuk buluyor bana.

Bu kadarcık "somut demir" benim saksılara yeter mi yetmez mi?
Orası meçhul henüz!

Demir çubuklar, diplerine biraz taş da konmuş saksılara birazdan paylaştırılacak...